بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

وَٱلَّذِينَ هُمۡ لِأَمَٰنَٰتِهِمۡ وَعَهۡدِهِمۡ رَٰعُونَ ٣٢

Emanetlerini ve ahidlerini gözetirler.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هُم بِشَهَٰدَٰتِهِمۡ قَآئِمُونَ ٣٣

Şahidliklerini yaparlar.

– Seyyid Kutub

وَٱلَّذِينَ هُمۡ عَلَىٰ صَلَاتِهِمۡ يُحَافِظُونَ ٣٤

Namazlarını korurlar.

– Seyyid Kutub

أُوْلَٰٓئِكَ فِي جَنَّٰتٖ مُّكۡرَمُونَ ٣٥

İşte onlar cennetlerde ağırlanırlar.

– Seyyid Kutub

فَمَالِ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ قِبَلَكَ مُهۡطِعِينَ ٣٦

O nankörlere ne oluyor ki sana doğru koşuyorlar

– Seyyid Kutub

عَنِ ٱلۡيَمِينِ وَعَنِ ٱلشِّمَالِ عِزِينَ ٣٧

Sağdan, soldan, ayrı ayrı gruplar halinde gelip etrafını sarıyorlar.

– Seyyid Kutub

أَيَطۡمَعُ كُلُّ ٱمۡرِيٕٖ مِّنۡهُمۡ أَن يُدۡخَلَ جَنَّةَ نَعِيمٖ ٣٨

Onlardan her biri, nimet cennetine sokulacağını mı umuyor yoksa?

– Seyyid Kutub

كـَلَّآۖ إِنَّا خَلَقۡنَٰهُم مِّمَّا يَعۡلَمُونَ ٣٩

Hayır! Öyle şey yok. Aldatıcı akıbetten kurtulamazlar onlar. Biz onları bildikleri şeyden yarattık.

– Seyyid Kutub

فَلَآ أُقۡسِمُ بِرَبِّ ٱلۡمَشَٰرِقِ وَٱلۡمَغَٰرِبِ إِنَّا لَقَٰدِرُونَ ٤٠

Yoo, doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki bizim gücümüz yeter.

– Seyyid Kutub

عَلَىٰٓ أَن نُّبَدِّلَ خَيۡرٗا مِّنۡهُمۡ وَمَا نَحۡنُ بِمَسۡبُوقِينَ ٤١

Onları, kendilerinden daha hayırlı olanlarla değiştirmeğe. Bizim önümüze geçilmez.

– Seyyid Kutub

فَذَرۡهُمۡ يَخُوضُواْ وَيَلۡعَبُواْ حَتَّىٰ يُلَٰقُواْ يَوۡمَهُمُ ٱلَّذِي يُوعَدُونَ ٤٢

Bırak onları kendilerine va'dedilen günlerine kavuşuncaya kadar dalsın oynasınlar.

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu